ileri gelen - Turkish English Dictionary
History

ileri gelen



Meanings of "ileri gelen" in English Turkish Dictionary : 9 result(s)

Turkish English
General
ileri gelen magnate n.
ileri gelen dignitary n.
ileri gelen topliner n.
ileri gelen doctor n.
ileri gelen rank n.
ileri gelen leading adj.
ileri gelen notable adj.
ileri gelen high-up adj.
ileri gelen main adj.

Meanings of "ileri gelen" with other terms in English Turkish Dictionary : 68 result(s)

Turkish English
General
ümitsizlikten ileri gelen dengesizlik desperation n.
ileri gelen kimse person of rank n.
ileri gelen kimse notable n.
kısıtlamadan ileri gelen zor durum squeeze n.
kıtlıktan ileri gelen zor durum squeeze n.
genç kadınlarda kansızlıktan ileri gelen bir hastalık greensickness n.
içkiden ileri gelen çılgınca cesaret dutch courage n.
araba kazasında kafa ve omurganın şiddetle sarsılmasından ileri gelen travma whiplash n.
tereddüt (vicdanın elvermemesinden ileri gelen) scruple n.
yanık (kaynar sıvı veya buhardan ileri gelen) scald n.
çürüme (pas veya kimyasal maddeden ileri gelen) corrosion n.
tarafgirlikten ileri gelen haksızlık partiality n.
vicdanın elvermemesinden ileri gelen tereddüt scruple n.
ileri gelen/saygın kişi notable n.
kurutulmaktan veya kurumaktan ileri gelen canlılık kaybı desiccation n.
sivri cisim batmasından ileri gelen acı prick n.
sivri uç batmasından ileri gelen acı prickle n.
gelgitten ileri gelen tidal adj.
hüsrandan ileri gelen frustrated adj.
bilgisizlikten ileri gelen ignorant adj.
amipten ileri gelen amoebic adj.
saygıdan ileri gelen reverential adj.
psikozdan ileri gelen psychotic adj.
depremden ileri gelen seismic adj.
depremden ileri gelen seismal adj.
depremden ileri gelen seismical adj.
memuriyet veya mevkiden ileri gelen (üyelik vb) exofficio adj.
-den ileri gelen originated from adj.
selden ileri gelen diluvial adj.
amipten ileri gelen amebic adj.
rekabetten ileri gelen emulous adj.
derin düşmanlıktan ileri gelen bitter adj.
nefretten ileri gelen hate adj.
doğru karar verebilme becerisi ve sağduyudan ileri gelen commonsensible adj.
ileri geri gidip gelen shuttlecock adj.
boş inançtan ileri gelen freity [scotland] adj.
çürümeden ileri gelen putredinous adj.
alkolden ileri gelen alcoholic adj.
saradan ileri gelen epileptic adj.
-den ileri gelen arising from prep.
Trade/Economic
mevsimden ileri gelen satış seasonal variance n.
Insurance
katastrofik niteliği olmayan olaylardan ileri gelen riziko primary exposure n.
kötü hava şartlarından ileri gelen zararlara karşı sigorta weather insurance n.
Technical
mayalanmadan ileri gelen zymotic adj.
Aeronautic
basınçtan ileri gelen kulak ağrısı barotalgia n.
Medical
hastalık nedeniyle kemiğin zayıf düşmesinden ileri gelen kırık pathological fracture n.
merkez sinir sisteminde medulla spinalis ve beyin sapı adı verilen bölgede motor hücrelerin kaybından ileri gelen bir sinir sistemi hastalığı amyotrophic lateral sclerosis n.
merkez sinir sisteminde medulla spinalis ve beyin sapı adı verilen bölgede motor hücrelerin kaybından ileri gelen bir sinir sistemi hastalığı lou gehrig's disease n.
niasin eksikliğinden ileri gelen hastalık pellagra n.
vitaminsizlikten ileri gelen hastalık hypovitaminosis n.
vitaminsizlikten ileri gelen hastalık avitaminosis n.
vitamin eksikliğinden ileri gelen hastalık avitaminosis n.
vitamin eksikliğinden ileri gelen hastalık hypovitaminosis n.
sinir bozukluğundan ileri gelen nervous adj.
oksijen eksikliğinden ileri gelen hypoxic adj.
yaradan ileri gelen traumatic adj.
Psychology
bir yaradan ileri gelen delilik traumatic insanity n.
fiziksel bozulmadan ileri gelen organic adj.
Mental Health
beyindeki tespit edilebilir organik bir anormallikten kaynaklanmayan, duygulardan ileri gelen zihinsel bir bozukluk major affective disorder n.
Pathology
merkezi sinir sisteminde motor hücre kaybından ileri gelen bir sinir sistemi hastalığı lou gehrig disease n.
Biology
beslenme dinamiklerinden ileri gelen trophodynamic adj.
Botanic
farklılaşmanın sonraki aşamalarından ileri gelen secondary adj.
Apiculture
gıdasızlıktan ileri gelen zafiyet inanition n.
Social Sciences
elitizmden ileri gelen tavır elitism n.
Religious
(quaker topluluğunda) dinsel iç görüden ileri gelen güçlü inanış concern n.
Philosophy
kişinin hafızasından ileri gelen (zevk) proustian adj.
Abbreviation
merkezi sinir sisteminde motor hücrelerin kaybından ileri gelen bir sinir sistemi hastalığı als n.
Latin
mevkiden ileri gelen ex officio adj.